Renkli Kadınlar

“Kanser Sayesinde Hayattaki Rotamı Değiştirdim”

“Kanser Sayesinde Hayattaki Rotamı Değiştirdim”
Haberi paylaşın...

Beş yıl önce meme kanseri teşhisi konulan Füsun Su, tedavi döneminde tanıştığı transformal nefes terapisi sayesinde bir dönüşüm yaşadı. Şu anda nefes terapisi dersleri veren ile Füsun Su, DNA adlı bir de müzik albümü çıkardı.

 

Kanser teşhisi konduğunda ne hissetmiştiniz?

Meme kanseri teşhisinden iki hafta önce Türkiye’de yeni başlayan genetik araştırmalarım yapılmış ve hiçbir risk görülmemişti. Genetik tespit yoksa sigara ve alkol kullanmıyorsam sebep neydi? Aldığım yanıt “stres” oldu. Oysa herkesin gıpta ettiği olanaklarda yaşayan biriydim. Mükemmel görünen bir filmin başrol kahramanıydım. Ama senaryosunu kalbimle yazdığım bir film değildi bu. Zihnimiz kabul etse bile, bir durum kalbimize uymuyorsa onun adı stresti. Teşhis konulduğu zaman çok mutsuz olduğum bir dönemdeydim. Dünyanın en güzel duygusu anneliği tatmak keyifli bir duyguydu fakat özel hayatımda çok mutsuzdum. Bu mutsuzluğun içinde dünyaya bir çocuk getirdiğim için kimi zaman kendimi suçlu ve çaresiz hissediyordum. Kanser haberini aldığımda yalnızca ilk otuz dakika çok üzüldüm, salya sümük ağladım. Sonra olan her şeyin hayırlı olduğuna inanarak kendimi sürece bıraktım. En kötü ihtimal ölecektim ve o zaten bir gün gerçekleşecekti.

Kanser sürecinde moralinizi yüksek tutmayı nasıl başardınız?

Ameliyattan sonra kemoterapiye başladım. İlk iş olarak, hiç inanmadığım halde nefes terapilerine başladım. Deli gibi okuduğum kişisel gelişim kitapları ve workshop’larla yıllarca alamadığım yolu, bir hafta içinde 8-10 seans sonrası kat etmişim, bunu sonradan anladım.

Kemoterapi ve radyoterapi esnasında tek bir an bile kendimi kedere bırakmadım. Beni bekleyen çok aydınlık günleri hissedebiliyordum. Meme kanseri tedavisi bittiği zaman çok faydasını gördüğüm nefes terapistliği eğitimlerimi aldım, kendi ruhsal yolculuğum için içsel çalışmalarıma devam ettim.

Nefes terapileri hayatımda bu uyanışın tetikleyicisi, kanser ise vesilesi oldu. Kişisel gelişim adı altında toplanan birçok şifa sistemleri yolumu aydınlattı.

Meme kanseri, rotamı değiştirmem gerçeğini hatırlatmasaydı, daha büyük hastalıklarla mücadele edebilirdim ya da çok büyük olasılıkla intihar etmiş olurdum.

CESARET BİR SEÇİMDİR

Böyle süreçten geçenlere ne önerirsiniz?

İnsan fırtınanın merkezindeyken sağlıklı kararlar alamıyor. Hayatta kalma dürtüsü bizi ilkel beynimizle hareket etmeye yöneltiyor. Ancak, tehlike gerçektir, cesaretse bir seçim. Her an seçim yapıyoruz. Öfke, keder gibi negatif duygularla kendimizi özdeşleştirmeyi seçtiğimiz zaman yaşam negatif şekilde akıyor. Duygularımızla, düşüncelerimizle, inançlarımızla bir sonraki an’ı yaratıyoruz. “Ben hastayım” diyerek buna inandığınızda, sözle, düşünceyle karşınızdakine de onaylattığınız sürece, evren de seferber olup  “eyvallah” diyor olsa gerek. Şu an yaşadıklarının, onlara hangi iyilikleri getireceğine inanmaları süreci olumlu bir ruh haliyle atlatmak için bir yol.

ÖNYARGIDAN UZAK DURUYORUM 

Bu süreç hayata dair size neler öğretti?

Her şeyin ve tüm düşüncelerin sorgulanabilir olduğunu öğrenmeye devam ediyorum. Duygu durumlarıyla özdeşleştiğimiz her an, o duyguyu kendi gerçeğimiz sanıyoruz. Hayati kararları alırken, sessizliğin gücünden ve meditasyondan faydalanıyorum. Ani karar almak zorunda kaldığımda derin bir nefesle teslimiyetin gücünden faydalanıyorum. Yargıda olduğumu fark ettiğim her an, yargının olumlu ya da olumsuz oluşu fark etmez, bunu değiştirmeye ve koşulsuz görmeye çalışıyorum. Mümkün olduğunca ön yargıyla adım atmamaya gayret ediyorum. (Röportaj: Nuran Başyurt)

Füsun Su, DNA albümüne dair şunları söylüyor: 

‘Derin’lerde kaybolmuştum. Yıllar içinde zihnimin baskın gürültüsü ve kalbimin sessiz çığlıkları arasında  yol  alıyordum.

Geçmişimi ve geleceğimi sorgularken yaşananların sadece an‘da varolduğunu keşfettim. Hayat şimdi ve şu an’dı. Fakat geçmişin Derin izleri, kim olduğumu unutturmuştu.

Değişimin sancılı, izlerinse çok Derin olduğunu görüyordum. Niyet’im sessizliğin içinde iki kalp atışımın arasında yerini buldu.

Ve o iki kalp atışımın arasında yalnızca bana ait olan, belki de çocukken bilip sonraları unuttuğum benim yolumun haritası vardı, Kalbimin yolu…Aşk… Aşk en saf Niyet’ti,sessizliğin kendisiydi. Derin, Niyet’im Aşk ile yürüyorum” diyor.

Füsun Su Kimdir?

Antalya’da doğdu. ODTÜ Mimarlık ve ardından İÜ Müzikal bölümünden mezun oldu. Uzun yıllar mimarlık ve müzik yaşantısını bir arada yürüterek mimari alanda uluslararası özel şirketlerde ve belediyede çalıştı. “Tutkum” diye tanımladığı müzik alanında 1995 yılında Arzu Ece ile birlikte Eurovision şarkı yarışmasında Türkiye’yi temsil etti.

2002 Yılında Uluslararası Discovery Varna Şarkı yarışmasında Artistik Performans ödülü aldı. 2003 yılında Vedat Sakman direktörlüğünde “Sarhoş” isimli albümünü yayınladı. 2003-2004 yılında TRT FM’de orkestrası ile birlikte canlı müzik yayını yaptı. 2006 yılında “dünyanın en muhteşem deneyimi” kızı Talya’nın doğumu ile hayatı daha çok sorgulamaya başladı.

Kişisel gelişim ile ilgili birçok, eğitimler, kurslar, incelemeler, workshoplar sırasında, bedeninin verdiği sinyaller sonrası, yeniden doğuşunu keşfettiği Nefes eğitimlerine ağırlık verdi. Halen NFS Master Academy’de Nefes Koçluğu yapıyor…

Bir önceki yazımız olan Türkiye'de Otizm Bilinmediği İçin ABD'ye taşındı başlıklı yazımızda otizm, otizmi çocuk annesi olmak ve Sonay Dikkaya ABD'ye taşındı hakkında bilgiler verilmektedir.

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 2 YORUM
  1. Füsun Balta dedi ki:

    Ne kadar güzel ve doğru aktarmışsınız yaşadığım süreçleri. Sitenizin ismi gibi rengarenk yansıtmışsınız. Kalpten teşekkürler

    1. yonetici dedi ki:

      Rica ederiz Füsun hanım… Hikayeniz bize de moral verdi…

BİR YORUM YAZ