Didem Öztabak’tan Yeni Kitap: Bilge Ay Cesur Güneş
Dengeli Dişil Alanda mısınız yoksa pasif ya da yıkıcı bir alanda mı? Didem Öztabak yeni kaleme aldığı Bile Ay Cesur Güneş kitabında hangi alanlarda olduğunuzu anlamanıza yarayacak bilgileri ve merkeze gelmenin de reçetelerini veriyor….
Kişisel Gelişim Uzmanı ve Hindolog Didem Öztabak kaleme aldığı “Bilge Ay Cesur Güneş” adlı kitabında dengede bir yaşam için yapabileceklerimizi anlatıyor.
Tara Kitap’tan çıkan Bilge Ay Cesur Güneş, Yin-Yang, Karanlık-Aydınlık, Soğuk-Sıcak, Güneş-Ay gibi kavramlardan yola çıkarak Eril ve Dişil Alanların yaşamımızdaki yerini gösteriyor.
Uzun yıllardır sistemini kendi oluşturduğu eğitimler ve atölyeler düzenleyen Didem Öztabak, Eril ve Dişil Enerji Alanlarının yaşamımızın hemen her bölümüne etkilerini kitabında ele alıyor.
Tara Kitap etiketiyle yayımlanan kitapta Öztabak, uygulama önerileriyle yaşamda Eril ve Dişil alanları nasıl dengeleyebileceğimizi hem samimi hem de anlaşılır bir dille ortaya koyuyor. Meslekler, Sempatik ve Parasempatik Sinir Sistemi, İlişkiler, Frekanslar, Tavırlar ve Mevsimler gibi 18 bölümden oluşan kitabın, “Denge arayışımızda yol gösterici olması niyetiyle bir çalışma kitabı,” olarak yazıldığını belirtiyor Öztabak.
Bilge Ay Cesur Güneş, konunun teorisi kadar pratiğini de ön plana çıkararak hayata bakışımızı, ilişkilerimizi, fiziksel sağlığımızı, ruh, zihin ve beden dengemizi olumlu yöne evirebilecek uygulama önerilerini de kapsayan bir kitap. Didem Öztabak’ın danışanlarının sorduğu sorulara verdiği cevapların yanı sıra, görsellerle detaylı olarak anlatılan yin-yang yoga uygulamaları da okurlar için rehber niteliğinde olacak kitapta ön plana çıkıyor.
Didem Öztabak ile yeni kitabını konuştuk…
Kitabın ana konusu olan Eril-Dişil dengesi ne demek? Bunu biraz özetle anlatır mısınız?
Eril- Dişil dengesi bence bir varoluş yasası. Zıtlıkları anlatan bir bakış açısı. Aydınlık olmadan karanlık, karanlık olmadan aydınlık olmaz gibi…Benim bu sisteme yaklaşımımda uçların ötesinde ortada kaynaşık birbirinin içinden akan bir alan var diyorum. Burada Dengeli Dişil ve Dengeli Eril Alan birbirinin içinden akarak bir tavır oluşturuyor. Bu alanı merkez alan olarak adlandırıyorum. Bir de merkezden sapan Yıkıcı Eril ve Pasif Dişil Alan olarak adlandırdığım sapma alanları var. Tüm sistem bu sapma alanlarından hangi çalışma yöntemleri ile merkeze dönebileceğimiz üzerine kurulu.
“Yıkıcı eril alana sapan kişi hep “Bir şeyler yaparsam değerliyim” hissi taşır. Değerini dışarıdan alma çabası enerjisini tüketir. Bunu farketmek için gereken yavaşlama hali Yıkıcı Eril alanda yeteri miktarda değildir.”
Siz bu alanda eğitimler vermeye nasıl başladınız?
Çok küçük yaşlarımdan beri hayatın düzenini sorgulayan biriydim. Yıllar içinde aldığım çeşitli eğitimler ve Hindoloji Anabilim dalında okumuş olmak bugün anlattığım, eğitimini verdiğim her konunun temelini oluşturuyor. Eril-Dişil Denge konusu ise özellikle hep düşündüğüm bize anlatılanın da ötesinde bir akış olmalı dediğim bir sistemdi. Sanırım bir konu hakkında bu kadar derin düşününce bazı bilgiler kişiye malum oluyor:😊 Benimki de o şekilde bir farkındalıktı. Fark ettiklerimi notlar haline getirmeye, düzenlemeye başladım ve bugün bu kitapta yazdığım sistemi oluşturdum.
20 yıl boyunca etrafıma anlatmaya çalıştığım konuları toplam 12 yıla zamandır karma, çakra sistemi, köklenme, frekanslar gibi belli başlıklarda profesyonel olarak eğitimler düzenleyerek anlatıyorum, çeşitli uygulamalar yaptırıyorum.
Eğitimlerinize ilgi nasıl, kadınların daha çok ilgi gösterdiğini düşünüyorum, erkekler de katılıyor mu?
Eğitimlere daha çok kadınlar ilgi gösteriyor. Özellikle Eril-Dişil denge konusunda dişil alanın ön plana çıkartılarak anlatılması erkekleri uzaklaştırıyor diye düşünüyorum. Benim anlattığım sistem oldukça analitik, net ve direkt bir bakış açısı. Bu sebeple zaman içinde erkeklerin de ilgisi artacaktır. Hem kadınları hem de erkekleri eşit derecede ilgilendiren bu sistem herkes için aynı çalışıyor sadece birçok kişi bunu şu anda henüz bilmiyor.
Sizce Türk insanı daha çok hangi alanda kalıyor, pasif ya da yıkıcı alandaysa bunu değiştirmek için uğraşma farkındalığı nasıl?
Genel olarak merkez alanı az kullanıyoruz gibi gözlemliyorum. 6 yıldır çok yoğun bir şekilde ve kalabalık gruplarla farklı şehirlerde kendi bakış açımı anlatıyorum. Yüzlerce kişiyle çalışma fırsatı bulduğum için rahatlıkla diyebilirim ki yıkıcı eril ve pasif dişil alana sapmalarımız oldukça yoğun. Ben, sistemi ve dengesizlik durumunda kişilerin ne çalışması gerektiğini anlatıyorum bazı atölyelerde egzersizler de yapıyoruz. Uzun vadede çalışmak kişilerin kendisine kalıyor. Bu kolay bir yol değil bu sebeple eski rahat alanına dönen çok oluyor. Ancak sistemi bir kere kavrayıp, pratiklerini yapan kişi için hayat bambaşka bir algıya dönüşüyor.
“Kendine şefkat duymayan birinin bir başkasına duyması kolay değildir. Özşefkat için dengede Dişil Alana ihtiyaç vardır. Yarayı ilk saran olmayı seçebilirsin.”
YAKALANACAK BİR ŞEY YOK , DURMA ZAMANLARI LAZIM…
Kitabın önsözünde de bahsettiğiniz sonraki yazılarda çokça geçen “durmak” kavramını biraz açar mısınız? Toplum olarak durabiliyor muyuz?
‘Durmak’ kavramı benim çocukluktan beri sıklıkla kullandığım bir tavır. Bir hal aslında. Yoğun hayatın içinde hep bir koşuşturma durumunda kendimizi unutuyoruz. Ne hissettiğimizi, gerçekten ne istediğimizi ıskalıyoruz. Durmak kolay değildir. Durduğunda kendinle yüzleşirsin. Duyguların ben buradayım diye bağırmaya başlar. Bundandır ki çoğu kişi durmak istemez. Hep bir şeyleri yakalamaya çalışır.
Aslında yakalanacak bence bir şey yoktur. Ben hizalanmaya inanırım. Yan yana gelmek, birbirine denk düşmek gibi bir hali deneyimlersek belki de koşup yakalamamız gereken bir şey olmadığını hissedebiliriz. Ve bu yine durma halinin bir mucizesidir. Çocukluktan itibaren bir şeyleri başarırsan, elde edersen iyisin, yeterlisin algısıyla büyütülen bir toplumun çoğunluğu durmayı kendine hak görmez. Hayat bu hız içinde geçer gider. Anlattığım bakış açısına göre durabilmek dengeli dişil alandan gücünü alır ve bu güç dengeli eril alanla harmanlandığında durarak genişleyip, sindirip sonra da üretebilmenin kaynağıdır.
Yakında atölye çalışmalarınız var mı? Varsa başlıkları tarihleri nelerdir?
En yakın atölye tarihi olarak 27 Haziran Pazar günü Zoom programı üzerinden Frekanslar atölyesi yapıyorum. Pandemi sürecinde tüm eğitimleri online platforma taşıdım. Bir süre daha da bu şekilde gidecek gibi gözüküyor.
Sizin eklemek istedikleriniz var mı?
Bilge Ay Cesur Güneş kitabı tam olarak bir çalışma kitabı. Eril-Dişil dengemizi kaybettiğimizde ne çalışmamız gerektiği ile ilgili bir yol gösterici. Dilerim okuyan, pratikleri uygulan herkes şifa bulur ve hayatında denge alanını bol bol deneyimler.
Bir önceki yazımız olan "Bugün Yeniay Ritüeli Yapın, Maddi Değerleri Kendinize Çekin" başlıklı yazımızı da okumanızı öneririz.