Zeybekten Kantoya ruhu olan parçalar Anadolu Kokusu’nda…

Zeybekten Kantoya ruhu olan parçalar Anadolu Kokusu’nda…
Haberi paylaşın...

 

Türkiye’nin tek kadın kemane icracısı Mehtap Demir’in albümü Anadolu Kokusu, kantodan valse, zeybekten, karşılamaya farklı repertuvarı ile başucu albümü ve kaynak olma niteliği taşıyor ve  dinleyenlere eski liman kentlerinin Cafe Aman ve Cafe Şantat kültürünü hatırlatıyor.

 

 

Kendinizden bahseder misiniz?

İstanbul ​Üniversitesi​ Devlet Konservatuvarı Etnomüzikoloji ve Folklor Anabilim Dalı’nın kurucusu ve başkanıyım. Akademisyen ve icracı olarak halk müziği ve kültürü hakkında çalışmalar yapıyorum. 11 yaşımdan bu yana Konservatuvar hayatım, öğrenciydim eğitimci oldum. Doktora tezim antropoloji alanında. Bir uluslararası müzik belgesi ve üç solo albümüm var. Konser Projeleri ve karma albümlerde de çaldığım ve söy​l​ediğim eserler var. Enstrüman olarak kabak kemane çalıyorum.  Kabak kemane, az bilinen yaylı, halk, çalgısıdır kemane. Azerbaycan, İran, Ermenistan ve Türkiye’de halk müziğinde çalınan özel bir çalgıdır.

Müziğe nasıl başladınız, ailede müzisyen var mı?

Devlet Konservatuvarında okudum, sözlü ve müziksel belleği güçlü bir aileden geliyorum. Aile –sohbetlerimizde halk şiirleri, maniler, destanlar, halk mesellleri, fıkraları dinleyerek büyüdüm. Büyük babam, Ardahan Kars bölgesi müzik rengini çok güzel söyleyen özgün bir ses rengine sahiptir. Tam bir kaynak kişi,  amcamlar da konservatuvar ses eğitimi ve çalgı yapım bölümlerini okudular. Kurumlarda çalışıyorlar. Evimizde hep bağlama vardı. Babam halk oyunları ile yakından ilgilenir.  Ayrıca Ardahan’da ilk defa tiyatro sahnesi açan bir aileden geliyorum.

Anadolu Kokusu nasıl bir albüm oldu?

19 eserlik bir arşiv çalışması olan Anadolu Kokusu albümü, hem Fransızca Le Parfum d’ Asie Mineaure hem de İngilizce The Perfume of Asia
Minor isimleriyle çıktı. Eski İzmir, İstanbul gibi liman kentleri ve ticaretin yoğun olduğu bugün kozmopolit dediğimiz farklı kültürlerin buluştuğu kentlerden bahsediyoruz. Burada bir halk şarkısında Rebetiko etkisiyle zeybeğin ruhunu duyabilirsiniz. Pür ve korunmuş değil, karma ve etkilenmiştir. Anadolu Kokusu albümünün repertuvarında, müziğin ruhunda bu alaşım var. O yüzden 1900’lerin kent kültürünü ve müziğini y
ansıtıyor. Zeybek, Karşılama, Kantolar, İstanbul ve İzmir’den halk şarkıları var.

Bu eserler dönemin öne çıkan şarkıcıları tarafından seslendirilmişler;  1920-30 yıllarında plaklara okunan halk şarkıları. Mahmure Handan hanı
m’dan bir İzmir türküsü var mesela, “Karşıyaka’dan geliyor İzmir bülbülleri” ilk defa seslendirilen bir eser. Kanuni Garbis Bakırcıyan’dan çok hoş bir Saba şarkı var, yine İzmir’den Mualla hanımdan dinlediğim segah kasap oyun havası var ki, ilk defa duyacaksınız bunu da… Memo güzellemesi, Selanik Menekşe Valsi, Aptaliko Kordon zeybeği, Kapadokya asmalar türküsü, değirmenci ve leblebici kantoları ile çok özel bir repertuvar oldu. Albümde Roza Eskenazi be Marika’nın okuduğu Bursa İstanbul karşılamaları da yer alıyor.

 

Etnik müziğin Türkiye’deki yeri konusunda neler söylersiniz?

Yerel müzikler, dünya müziği adı altında özel bir alan açtı kendisine, biz Türkiye’de kültürel olarak bu coğrafi renkliliğe alışığız. Farklı ritim karakterleri, makamsal duyum, yöresel vokal biçimlerine kulağımız alışık, mesele bunun sektör içerisinde temsiliyetinin artmasında. Türkiye müzik sektörü bu anlamda üç farklı yönde gidiyor. Tabii ki satış ve reklam mekanizmasının desteklediği pop müziği,  karma bir yapıdan geldiğimiz ve büyük plansız göç hareketlerine bağlı güçlenen arabesk müzik kültürü, ve yerel müziklerin, alternatif müziklerin, olduğu alan. Bunların dışında, bir de Devlet kurumları tarafından daha korumacı ve arşivsel içeriğe sahip müzikler. Yerel müziklerde her biçimin bir popülerlik anlayışı oluştu, Alevi, Karadeniz, Kürt müzik üretimleri daha fazla, bir de tasavvuf temelli, Sufist diye ifade edilen çalışmalar var. Dünya müziği sahnesinde de bunlar tek tük yer alıyor. Lakin Türkiye’nin çeşitliliğini ifade etmek için yeterli değil. Hem Türkiye hem de yurt dışında bu üretimlerin artması için, hem yapımcıların hem de medyanın işbirliği yapması gerekmekte…

 

Kabak kemane  çalan ilk profesyonel müzisyensiniz. Neden siz tek kaldınız?

Sahnede kemane ile çalıp söyleyen profesyonel tek kadın kemane icracısıyım. Türkiye’de kadınlar ge
nelde solist olmayı tercih ediyorlar, halk çalgıları orkestralarında kadın görmek pek mümkün değildir, bağlama çalan, iyi kadın icracılar var. Kemane konusunda da ben temsil etmeye ve bu çalgıyı tanıtmaya çalışıyorum. Üniversite de açtığım bölüm müzik-kültür ilişkisini ele alan, disiplinler arası yolu izleyen, alan çalışması, derleme, arşivleme, analiz etme konularında öğrenci alan Etnomüzikoloji ve Folklor Anabilim dalı. Lisans programını açtım ve ilk öğrencilerimizi aldık.

Müzikle ilgili hayalleriniz neler?

Planladığım ve aklımda olan projeleri, gündeme alıp icraata dökebildim şu ana kadar, icracı, araştırmacı ve eğitimci olarak dağarcığımda biriken ve yapmam lazım dediğim çok proje var, biraz zamana yaymak lazım, şu an konsantre olduğum konu Le Parfum d’Asie Mineaure’nin yurt dışında temsilini yapmak.

MEHTAP DEMİR KİMDİR?


Etnomüzikolog- Halk Müziği Yorumcusu ve Kemane İcracısı Yrd. Doç. Dr. Mehtap Demir, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Etnomüzikoloji ve Folklor Anabilim Dalı kurucusu ve başkanıdır.

Doktora çalışmasını (2011) Kültürel Etkileşim ve Göç Bağlamında İsrail’de Türk Müziği İcraları konu başlığında Müzik Antropolojisi alanında tamamladı. Alan Çalışması sürecinde iki yıl süreyle İsrail’de yaşadı.

Sosyal Etkileşim ve Müzik konu başlığındaki master tezini Müzikoloji bölümünde tamamladı.

11 yaşında başladığı müzik eğitiminin temelini ortaöğretim ve üniversiteyi okuduğu İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarında tamamladı. On yıllık eğitim sürecinde Türk Halk Müziği Tür ve Biçimleri, Yöresel özellikleri, Anadolu Halk müziği ritim karakterleri konularında ayrıntılı dersler aldı. Makam Müziği’nde teori – usul ve repertuvar eğitimini aynı süreçte tamamladı. Uzman olduğu halk çalgısı ‘kemane’ konusunda alanda aktif icracı olan tek kadın sanatçıdır.

 “My Sweet Canary” isimli uzun metrajlı müzik belgeselinde Doğu Akdeniz müzik kültürü ve Rebetiko ekseninde Osmanlı Yahudisi şarkıcı Roza Eskenazi’nin yaşamını anlatmış şarkılarını ve gazellerini söyledi. Uluslararası müzik fuarları WOMEX- SXSW- BABEL- MED sahnelerinde açılış konserlerinde yer aldı. Türkiye’de yayımlanmış 4 solo özgün albüm çalışması bulunuyor.

Son çalışması Perfume of Asia Minor albümünde 1910-1936 yılları arasındaki taş plak kayıtlarından derlediği 19 halk şarkısını yeniden yorumladı.

Türk Makam Müziği- Anadolu Yöresel Halk Müzikleri konusunda uzman olan Mehtap Demir’in Etnomüzikoloji branş dersleri dışında eğitim verdiği uygulamalı dersler; Anadolu Türk Halk Müziği solfej ve repertuvarı, Darül Elhan Derleme Defterleri repertuvarı, Halk Müziğinde vokal icrası ve Kemane öğretimidir.

Bir önceki yazımız olan Her ailenin büyük bir sırrı vardır! başlıklı yazımızda Defne Suman, Doğan Kitap ve Yaz Sıcağı hakkında bilgiler verilmektedir.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ