“11Şubat dolunayı kaderin akışını belirleyen bir kavşak”
Junu Gözlemci, Facebook sayfasında 11 Şubat dolunayını yorumladı…
11 Şubat 2017 günü, İstanbul’a göre saat 03:33 itibariyle, DOLUNAY adını verdiğimiz, Güneş – AY karşıtlığı tam halini alacak. Bu DOLUNAY’a bir de AY Tutulması eşlik edecek. Haritayı değerlendirirken aşağıdaki göstergeleri dikkate alıyorum;
- AY Aslan Burcu’nun 22 derecesinde ve 9’uncu evde. Güneş de Kova Burcu’nun 22 derecesinde ve 3’üncü evde yerleşmişler.
- Haritanın yükseleni, 9 derece Yay Burcu ve ANTARES sabit yıldızı ile kavuşumda. Yay’ın yöneticisi olan Jüpiter, Terazi’nin 23 derecesinde, SPICA sabit yıldızı ile kavuşumda, Retro konumda ve 11’inci evde.
- Güneş’in girdiği Kova Burcu’nun modern yöneticisi Uranüs 5’inci evde. Klasik yöneticisi Satürn ise 1’inci evde, ACULEUS ile kavuşumda. Satürn ve Uranüs arasında yumuşak bir açı var.
- AY, Güneş, Jüpiter ve Uranüs arasında Mistik Dörtgen var.
- Merkür ve Venüs arasında 60’lık açı var ve bu ikiliden Kuzey Ay Düğümü’ne YOD açısı gidiyor. Bu iki gezegen, ALDEBARAN ile kavuşan ve DC’ye yerleşen Şans Noktasına da ılımlı açılar yapıyorlar.
- Güney AY Düğümü FORMALHAUT ile kavuşumda.
- Lilith Akrep’i terk etmek üzere… 12’inci evde ve MC’ye üçgen yapıyor.
MEALİ 🙂
Önce fani hallere dair bir kaç olasılıktan bahsedeyim;
- İnsanlar tüm dünyada ve Türkiye’de BİR AMAÇ ADINA SAF TUTMAYA davet edilebilirler. Sokağa, sandığa, cepheye, ya da taraf olduklarımızın gittiği yer neresi ise oraya doğru yönelmek konusunda bir baskı altında kalabilir, bir seçim yapmaya mecbur edilebiliriz.
- Dünyada ve Türkiye’de iktidar sahipleri, sistemin güvenliğine dair endişeleri, gizli tehdit unsurları olduğunu öne sürerek, insanları destek vermeye, vatanlarına, düzenlerine, değerlerine sahip çıkmaya çağırabilirler.
- Geçmişte önemsenen, saygı gören, ama şimdi saygınlığını kaybeden bazı kişilerin yargı önüne çıkması için gayretler yoğunlaşabilir. Bu talebi haklı çıkartacak bazı yeni kanıtlar gün ışığına çıkabilir.
- Tüm dünyada ve Türkiye’de toplumlara liderlik edebilecek bazı profiller, sahnede görünür hale gelebilir ya da yükselişe geçebilir. Ancak bu kişilerin uzun bir dönem için önlerine çıkacak yoğun engelleri göze almaları gerekecektir.
Bunlar olur ve geçer… Bugünün gerçeği yarının yalanına dönüşüverir… Zaten o yüzden bu haller FANİ hallerdir 🙂
TUTULMA’nın asıl anlamına gelince;
Meraklısı fark etmiştir; göğün gözcüleri olan büyük sabit yıldızların pek çoğu, haritanın temel oyuncuları ile kavuşum halinde… Ben bunu, kaderin akışını belirleyecek bir kavşak diye nitelerim!
Böyle kavşaklarda alınacak kararlar, doğurdukları dünyevi sonuçların ötesinde bir değere sahiptirler! Dünyevi anlamda KAZANMAK üzerine kurulu bir hayat süreriz… Manevi anlamda ise KAZANÇ ve YÜCELME, bize dünyevi güç getirmesi mümkün olan seçeneklein varlığına RAĞMEN, aldığımız öğretilerin doğrultusunda gitmekle mümkündür.
Göğün Gözcüleri, böyle zamanlarda kimin dünyanın ”yanıltıcı” vaatlerini, kimin Ruh’un Yolunu seçtiğine bakarlar. Ve bundan sonra karşılaşacaklarımızın kurgusu, böyle belirlenir.
Üstelik böyle zamanlarda illaki önümüze bir takım ALGI TUZAKLARI, basiretsizliğe çanak tutan akıl çelici birşeyler çıkar!
Örneğin aslında içimizin kesinlikle almadığı, ruhumuzun kabul etmediği bir davranış modeli, birileri tarafından allanıp pullanıp önümüze sunulur ve gözümüze de sulu bir havuç sokulur… Samimiyetimiz sınanır!
Ya da ruhumuzun bizi çektiği ”Az Seçilen Bir Yola” girmek üzereyken ve birazcık da alışkanlıklarımızı arkada bırakmaktan korkuyorken birileri bize ”Sürüden Ayrılanı Kurt Kapar Amaaa!” der ve kararlılığımız sınanır 🙂
Sosyal açıdan prestijli, onay gören, bizi sevilir ve takdir edilir kılan, alışılmış ve geleneklere uygun olduğu için bir şekilde de haklı çıkatılması mümkün olan bir tercih ile, hür vicdanımız arasında kalmak, zor bir haldir… Ama insanın ruhen aldığı mesafeler, kendini böyle zamanlarda belli eder 😉
Böyle zamanlar GERÇEK AİDİYETİMİZİN NEREYE OLDUĞUNU bize soran zamanlardır…
Bu süreçte çok haklı görünen çıkışlarımız, hayata bambaşka bir haklılık ve doğruluk penceresinden bakanlar tarafından bastırılabilir. Ya da biz gücümüzü birilerinin bizim düşüncemize karşı çıkışlarını bastırmak için kullanabiliriz.
DOĞRULAR kişiye ve zamana tabidir… Oysa GERÇEK evrenseldir, zamansızdır ve değiştirilemez! Bu dönemde gerçeğin izinde olmak için, izafi doğruluk çatışmalarına, özenli bir mesafede durmamız gerekebilir. Yoksa gözümüz yanılıp, algımız şaşar.
Bu dönemin görünürdeki kazançları ve kayıpları geçici, derindeki dersleri, çıkarımları ve kazanımları ise uzun vadede kalıcı olacaktır…
Bu süreci verimli geçirebilmek için şu soruları sormamız yerinde olur;
- Sürüklendiğim seçimler ile, gerçek düşüncelerim ne kadar örtüşüyor? Bu çatışmayı nasıl çözümleyebilirim?
- Seçimimi yaparken beni etkileyen kaygılar veya hevesler neler? Bu kaygıları ve hevesleri ne kadar önemsemeliyim?
- Kendimi hangi konularda bastırılmış, haksızlığa uğramış hissediyorum? Çatışmamak için nereye kadar geri çekilmeli, hangi noktada net bir tavır almalıyım? Tavır almak sadece karşımdakini geri püskürtmek ve kazanmak için mi gerekli ve anlamlıdır? Ya haklı isem ama gücüm hakkımı almaya şimdilik yetmiyorsa… Ne yapmalıyım?
- Kendi tercihlerime, doğrularıma, yoluma sahip çıkmak için, nelerden vaz geçebilir, neleri göze alabilirim?
- Görünürde haklı olan yönlendirmeleri kabul etmeden, kendime sormam gereken sorular var mı?
- Görünürde haklı olan davranışlarımı ve terchilerimi insanlara dayatırken, ”diğerlerine dair” göz ardı ettiğim haklar var mı?
- Özgürlükten ve özgürlüğüme sahip çıkmaktan ne anlıyorum?
Burçlara göre yorumlar, pek yakında ekranınızda 🙂
Bugün bir şarkı değil, bir alıntı paylaşmak istiyorum sizinle bu yazıyı bitirirken… KHALİL GİBRAN’ın Özgürlük Üzerine’sinden birkaç cümle… Okumak ve üzerinde çook uzun ve tekrar tekrar düşünmek gerek 🙂
”Daha sonra bir konuşmacı söz aldı ve bize Özgürlük’ten söz et, dedi. Ve El Mustafa yanıtladı: Bir takım dertler yaşantınızı alt üst ettiği halde, kendi bağımsızlığınız ve isteğinizle bunların üstesinden gelebildiğinizde özgür olursunuz.Özgür olabilmeniz için, kendi benliğinizin görüntülerinden uzaklaşmanız gerekir! Diyelim ki, bu görüntülerden biri adil olmayan bir kanun olsun… O kanunu sizlerin alnına yazmış olan yine kendi ellerinizdir. Alnınıza yazmış olduğunuz bu kanunu, ne kanun kitaplarını ateşe atarak, ne de yargıçlarınızın alınlarını, okyanustaki tüm su ile yıkayarak temizleyebilirsiniz. Ve diyelim ki, kurtulmak istediğiniz bir despot var… İlkin onun içinizde kurmuş olduğu saltanatı yıkmanız gerekir. Eğer kurtulmak istediğiniz bir dertse, bilin ki bu derdi başınıza sarılı tutan bir başkası değil sizsiniz.Ve eğer kurtulmak istediğiniz görüntü bir korkuysa, o korkunun yerleştiği yer kendisinden korkulanın eli değil, sizin yüreğinizdir.”
KHALİL GİBRAN
Yeter ki aklımız ve vicdanımız hür olsun… O vakit hep özgür olur, görünürde ne yaşarsak yaşayalım, yanılsamaların boyunduruğuna girmeyiz. Hayat bizi şekilden şekile, durumdan duruma sokabilir… Eğer konumların boyunduruğunda olmazsak, kendimize her daim yararlı, anlamlı bir amaç bulup, insanlığımızın hakkını veririz. Bizi biz yapan, nerede ve ne konumda olduğumuz değil NE YAPTIĞIMIZDIR!
Biz kendimize yakışanı ve elimizden geleni her koşulda yapalım. Bu bize hediye edilmeyen ve bizden alınamayan bir hak ve özgürlüktür… Bunu yapan kişi içinde HEP ÖZGÜRDÜR!
Kaynak: https://junoastrology.com/2017/02/05/11-subat-2017-aslan-burcunda-ay-tutulmasi-ve-dolunay-gercek-sonucu-gec-aciklanacak-bir-olgunluk-sinavi/
Bir önceki yazımız olan Harvey Nichols 2017 İlkbahar Yaz Sezonuna Hazır... başlıklı yazımızda 2017 ilkbahar modası, Brandroom ve Demsa hakkında bilgiler verilmektedir.