Prof. Dr. Sevil Atasoy, yeniden aday gösterildi…

Prof. Dr. Sevil Atasoy, halen üyesi olduğu Uluslararası Uyuşturucu Kontrol Kurulu’na (INBC) 2022-2027 dönemi için yeniden aday gösterildi.
Uluslararası Uyuşturucu Kontrol Kurulu (INBC) 2020 Raporu, Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı, 2005-2010 ile 2015-2022 dönemleri Birleşmiş Milletler (BM) Uyuşturucu Kontrol Kurulu Üyesi ve önceki Başkanı Prof. Dr. Sevil Atasoy tarafından Kurul’un sekretaryasının bulunduğu Viyana’da ve bazı ülkelerin büyük kentlerinde eş zamanlı olarak paylaşıldı.
Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşke Senato Salonu’nda Covid-19 pandemisi nedeniyle seyreltilmiş ve eş zamanlı çevrimiçi düzenlenen basın toplantısında Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı, 2005-2010 ile 2015-2022 dönemleri Birleşmiş Milletler (BM) Uyuşturucu Kontrol Kurulu Üyesi ve önceki Başkanı Prof. Dr. Sevil Atasoy, INCB 2020 Raporu’nu paylaştı. Basın toplantısına Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan da katıldı.
Toplantıda Prof. Dr. Sevil Atasoy, halen üyesi olduğu Uluslararası Uyuşturucu Kontrol Kurulu’na (INBC) 2022-2027 dönemi için yeniden aday gösterildiğini belirterek şunları söyledi:
“1961 sözleşmesi ile kurulan Uluslararası Uyuşturucu Kontrol Kurulu, kısaca INCB, sözleşmelerin uygulanmasını denetlemek, aksaklıkları belirlemek, tavsiye kararları almak ve gerektiğinde yaptırımlar uygulamakla görevlendirilmiştir. Halen üyesi bulunduğum kurulun 13 üyesi Ekonomik ve Sosyal Konseye üye 56 ülke tarafından 5 yıllığına seçilir, tarafsız kişilerdir ve ülkelerini temsil etmezler.
Görev yaptığım 2017 – 2022 döneminden önce 2005 – 2010 arasında da Kurul üyeliği yapmıştım. Sayın Cumhurbaşkanımızın onayı ile 2022 – 2027 dönemi için 20 Nisan’da New York’ta yapılacak EKOSOK seçimlerine Dışişleri Bakanlığımız tarafından yeniden aday gösterilmiş bulunmaktayım. Kendilerine şükranlarımı arz ederim.”
2020 Raporunun Teması: Madde bağımlısı olan yaşlılar
Türkiye ile ilgili kayda geçen hususlara özel olarak yer verilen basın toplantısında her yıl olduğu gibi bu yıl da dünya raporunun bir teması bulunduğunu kaydeden Prof. Dr. Sevil Atasoy, “Hükümetlerin özellikle dikkatini çekmek istediğimiz konu, madde bağımlısı olan yaşlılar. 2019 yılında dünyada 65 yaş üzerinde 703 milyon kişi yaşarken, 2050 yılında bu sayının ikiye katlanacağı ve 1.5 milyara erişeceği hesaplanıyor. Toplam dünya nüfusun %16’sı bir başka deyişle her altı kişiden biri 65 yaşın üzerinde olacak.
Başlangıçta, yaşlı nüfus yüksek gelirli ülkelerin gerçeği olduğu halde, sağlık hizmetlerinin gelişmesi ile birlikte şimdilerde aynı durum düşük gelirli ülkeler için de geçerli. Son 10 yılda yaşlı nüfustaki madde kullananların oranı, genç nüfustakinden daha hızlı şekilde arttı. Bu hızlı artışa sadece 1946 – 64 yılları arasında zengin ülkelerde doğan ve “Baby Boomers” olarak adlandırılan Patlama Kuşağının yol açtığını düşünmek hatalı olur. Yaşlı kişilerin madde bağımlılığı küresel bir sorun haline geldiği halde, hükümetlerin yeterince bu konuya eğilmediğini belirtiyor, gerek gençlik yıllarında maddeyle tanıştıkları için bu davranışlarını sürdürenlere, gerekse pek çok neden yüzünden ileri yaşta madde bağımlısı olanlara yaşlılara özgü tedavi programlarının geliştirilmesi gerektiğinin altını çiziyoruz” dedi.
Prof. Dr. Sevil Atasoy: “Pandemide kaçakçılık yöntemleri farklılaştı: Maske, eldiven ve dezenfektan kullanıldı”
Pandeminin kaçakçılık yöntemlerini de etkilediğini belirten Prof. Dr. Sevil Atasoy, “Uluslararası yasal ticarette düşme ve bazı yasa dışı maddelerin kaçakçılığında azalma görülmekle birlikte hava ve deniz yoluyla kaçakçılık alabildiğine sürdü. Kara yoluyla kaçakçılık gözlemlenmekteyse de farklı taşımacılık yolları ve yasal ticaret kisvesi altında uyuşturucu kaçakçılığına tanık olduk. Kaçakçılık yöntemleri farklılaştı. Postayla ya da paket hizmetleriyle ya da eve yemek servisleriyle hatta maske, eldiveni, dezenfektan içine konarak sanki maske ithal ediyor ya da ihraç ediyormuş gibi dezenfektan içinde uyuşturucu kaçakçılığına tanık olduk.
Sosyal medya uyuşturucuya erişimde ve satıcılarla alıcıları bulmakta bir önemli mecra oluşturdu. Tabii ki internetin gördüğümüz kısmının çok daha büyük bir kısmı dark net karanlık web diye adlandırdığımız bölümünde hem uyuşturucu imalatındaki hammaddelerin alış satışını hem de bağımlıların maddeye erişimini çok daha yaygın bir biçimde yürütüldüğünü saptadık” dedi.
Prof. Dr. Sevil Atasoy, pandemi kısıtlamaları sayesinde, genellikle gece kulübü ve partilerde toplu halde kullanılan ekstazi gibi maddelerin tüketimini azaltmış olsa da gerek açık web, gerekse karanlık web piyasalarında, sosyal medya üzerinde, çevrimiçi şifreli platform ve forumlarda uyuşturucu satışının sürdüğünün altını çizdi.
Bir önceki yazımız olan Gwyneth Paltrow: Oscar kazanınca 3 hafta gizlendim başlıklı yazımızı da okumanızı öneririz.