Panik Atak Kadınlarda daha çok görülüyor

Panik Atak Kadınlarda daha çok görülüyor
Haberi paylaşın...

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre panik bozukluk kadınlarda, erkeklere göre 2-3 kat fazla görülüyor.

Panik atağın yanlış değerlendirildiğini söyleyen Psikiyatri Uzmanı Dr. Cem Hızlan, “Endişe duyarken, heyecandan kalbimiz yerinden çıkacak gibi atarken ya da korkudan titrerken ‘neyin var?’ sorusuna ‘Panik atağım tuttu’ yanıtı veriliyor. Panik atak bir hastalık değildir, hastalık olan daha geniş bir tanı grubu olan ‘Anksiyete Bozuklukları’ içinde yer alan panik bozukluktur” dedi.

Türkiye Ruh Sağlığı Profili araştırmasına göre, sağlık ocaklarına başvuran hastalarda panik bozukluğu görülme sıklığı kadınlarda yüzde 0.5, erkeklerde yüzde 0.2 olarak gösteriliyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre panik bozukluk kadınlarda, erkeklere göre 2-3 kat fazla görülüyor.

Vücudun alarm mekanizması bozulunca oluyor

Panik atağı vücutta acil durumlarda devreye giren bir alarm mekanizmasına benzeten Psikiyatri Uzmanı Dr. Cem Hızlan “Bu alarm mekanizması bozulduğunda hem fiziksel hem de mental olarak yoğun bir uyarılma sağlayarak insanı reaksiyon vermeye hazır hale getiriyor” dedi. Dr. Cem Hızlan, “Fiziksel etkiler arasında kaslarda gerilme, midenin çalışmasında yavaşlama, bulantı, kasılma, bağırsakların çalışmasında hızlanma, hava açlığı, alınan nefesin yeterli olmayışı duygusu, kalp çarpıntısı, taşikardi, tansiyonda hızlı yükselme ve düşmeler, ağız kuruluğu ve idrar yapma isteği, göz bebeklerinde büyüme, görme bozukluğu hissi, baş dönmesi, yanma, karıncalanma, uyuşma gibi deri semptomlar yer alıyor. Mental olarak ise aşırı tedirginlik hissi, çevreye karşı aşırı hassasiyet ve panik hissi gibi belirtiler veriyor” diye konuştu.

15-20 dakika sürüyor kalıcı bir etki bırakmıyor

Normal şartlarda panik atak yaklaşık 15-20 dakika sürdüğünü sonrasında ise aşırı bir yorgunluk hissi bıraktığını anlatan Dr. Hızlan, “Eğer atak devam ederken başka uyaranlar işe karışmışsa, bir kısır döngü biçiminde ataklar birbirinin arkasına eklenerek saatlerce de sürebiliyor” dedi. Panik atağın vücutta acil durumlarda devreye giren bir alarm mekanizmasının düzenini yitirmesi ve gereksiz durumlarda devreye girmesi ile oluştuğunu hatırlatan Dr. Hızlan, “Panik atak sırasında yaşanan belirtilerin doktorlar tarafından bir patolojiye bağlanamaması da bu nedenledir. O sırada gerçekten çarpıntı ya da solunum sıkıntısı vardır fakat ortada bir hastalık yoktur. Bu belirtiler organizmanın yanlış bir alarmla tetiklenmesi yüzünden ortaya çıkıyor. Dolayısıyla bir sağlık tehlikesi de yaratmıyor” ifadelerini kullandı.

Panik atak değil, panik bozukluk bir hastalıktır

Yoğun tehlike ve tehdit içeren ani durumlarla karşılaşıldığında panik atak reaksiyonunun devreye girmesinin normal ve beklenen bir durum olduğunu vurgulayan Psikiyatri Uzmanı Dr. Cem Hızlan “Ancak panik bozukluk, daha geniş bir tanı grubu olan ‘Anksiyete Bozuklukları’ içinde yer alan bir hastalıktır. Dolayısıyla panik atağın kendisi bir hastalık değil, taşıdığımız savunma mekanizmalarının bir parçasıdır. Yani bir refleks gibi de düşünebiliriz. Anksiyete ya da kaygı da genel savunma mekanizmalarımız içinde yer alan bir durum olmakla birlikte panik ataktan farklı olarak akut krizlerle değil, uzunca bir dönemi kapsayan daha hafif semptomlar şeklinde ortaya çıkıyor” dedi.

Uzun süreli stres panik bozukluklarını tetikliyor

Panik mekanizmalarındaki bu düzensizliğin ortaya çıkmasına pek çok farklı durumun sebep olabildiğine değinen Dr. Cem Hızlan, kronik yorgunluklar, uzun süre aralıksız stres altında kalmış olma durumları, tekrarlayan travmalar yanında, kansızlık ve bazı vitamin eksiklikleri, kronik hastalıkların yıpratıcı etkileri ya da ağır bir ameliyatın yıpratıcı etkisi gibi nedenlerin bu sebepler arasında yer alabileceğini anlattı.

Sanılanın aksine tedavide amaç hastayı uyuşturmak değil

Panik bozukluk tedavisinin genel olarak antidepresan kullanımıyla yapıldığını belirten Dr. Hızlan “Tedavide amaç kişiyi uyuşturmak ya da rahatlatmak değil, aksayan tetikleme mekanizmalarının tekrar düzgün çalışmasını sağlamak. Bu nedenle kullanılan tedaviler, uyuşturucu ya da sakinleştirici özellik taşımaz ve bir düzenleyici olarak işlev görür. Ancak toplumda ilaçların uyuşukluk ve bağımlılık yapabileceği, bunamaya neden olabileceği gibi peşin fikirler yaygındır. Bu anlayış, toplumda genel olarak tedaviye direnç gösterilmesine ve sıkıntıların uzamasına yol açıyor” dedi.

Paniği önlemenin yolları:

Umutsuzluk ve karamsarlıktan uzak durun.

Düzenli ve sağlıklı beslenmeye özen gösterin. Aşırı yemekten ve uzun süreli açlıktan kaçının.

Kahve, çay, asitli, gazlı içeceklerden ve enerji içeceklerinden uzak durun.

Sağlıklı ve nitelikli uykuya özen gösterin.

Hobilerinize, keyif aldığınız aktivitelere ve sosyal-kültürel etkinliklere daha fazla zaman ayrın.

Haftada en az 3 gün ve en az 40 dakika tempolu egzersizler yapın.

Bir önceki yazımız olan Öfke Kötü Bir Şey Değildir başlıklı yazımızda nefes egzersizleri, Öfke kontrolü ve Psikolog Gamze Eser hakkında bilgiler verilmektedir.

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 2 YORUM
  1. gülsen günaydın dedi ki:

    Bende bazi sikintilar oluyor ams ne oldugunu anlamiom mesela bsnyiys gircem bir snda sikinti basiyor giremiyorum sanki ksfayi yicekmis gibi oluyorum evde bir snda disari atmak istiyorum kendimi dort duvsr ustume geliyormus gbi mesala saclarimi boyuyim diyorum sikinti yapiyor icimde bundsn snrs kurtulucam bunun neden oldugu sey ney bunu ogrenmek istiyorum

  2. birsen demirci dedi ki:

    Panik atak bende var gerçekten başa çıkılması zor bir hastalık tuttuğu zaman sakinleştirmesi çok zor oluyor.

BİR YORUM YAZ