Sahil Kasabasında Yeni Bir Hayat’ı Yazdılar…
Özgül Tuzcu ve Ezgi Kurt, Datça’ya yerleşen 60 kişiyle yaptıkları söyleşileri Sahil Kasabasında Yeni Bir Hayat adlı kitapta bir araya getirdi.
Cinius Yayıınları’ndan çıkan ve Özgül Tuzcu ile Ezgi Kurt’un yazdığı Sahil Kasabasında Yeni Bir Hayat adlı kitapta, sahil kasabasına yerleşenler, bu kararı almalarının altında yatan nedenlerden, neler yaptıklarına, hayatlarını nasıl idame ettirdiklerinden sosyal yaşantılarına kadar merak edilen tüm soruları büyük bir içtenlikle yanıtlıyorlar. Farklı mesleklerden, eğitimlerden, şehir ve ülkelerden gelen insanların ortak paydaları neler? Aradıklarını bulabildiler mi? Yeni hayatlarında neler keşfettiler, neler öğrendiler? Bir sahil kasabasına yerleşme hayali kuranlara tavsiyeleri ne olur? Bu soruların cevaplarının olduğu kitapla ilgili sorularımızı Özgül Tuzcu yanıtladı…
Sahil Kasabasında Yeni Bir Hayat’ı hazırlamaya nasıl karar verdiniz?
2007 yılında Datça’ya yerleştikten 1 yıl sonra Oda Sanat Art/Boutique isimli dükkânımı açtım. Bir süre sonra Oda Sanat’a gelen ziyaretçiler sayesinde fark ettim ki şehir hayatından kopup bir sahil kasabasında yaşamak herkesin hayali. Herkes buraya yerleşenlerin hikâyesini merak ediyor, sorular soruyorlar. Nereden geldiniz, nasıl karar verdiniz, daha önce ne yapıyordunuz, burada hayat nasıl, kışın sıkılmıyor musunuz? Yıllar içinde binlerce kişinin bana sorduğu sorulardan doğdu bu kitap fikri. Bu konuda kendi deneyimlerimi yazmak yerine, bir dolu farklı kişinin hikâyesini yazmanın daha faydalı olacağına karar verdim. Kitapta buraya yerleşmiş 60 kişinin hikâyesi var.
60 kişiyi ya da hikâyeyi hangi kriterlere göre seçtiniz? Biraz o süreçten bahseder misiniz? Sahil Kasabasında Yeni Bir Hayat kitabının hazırlanma süreci ne kadar sürdü, aranızdaki iş bölümü nasıldı?
60 kişinin çok büyük çoğunluğu 40 yaşından önce Datça’ya gelip yerleşmiş ve burada yeni bir hayata başlamış kişiler. Yılın 12 ayı Datça’da yaşayan ve burada çalışan kişiler. Yani kitapta yazlıkçı ya da emekliler yok. Paraya ihtiyacı olmadan burada yaşamaya gücü yetecek kişiler de yok. Söyleşiler için özellikle sınırlı bütçeyle yeni bir iş kurmaya cesaret eden gençleri seçmeye çalıştık. Hikâyeleri şehirden ayrılıp bu tür bir sahil kasabasına yerleşme hayali kuranlara ilham versin istedik. Bu kişilerin bir kısmını tanıyorduk, bir kısmını da tanımadan araştırmalarımıza dayanarak seçtik. Benim eski iş deneyimlerim bu araştırma safhasında işe yaradı diyebilirim.
Söyleşilere başlamadan önceki planlama ve araştırma safhasını 1-2 ayda tamamladık. 60 kişiyle söyleşileri geçen yazın en yoğun döneminde Oda Sanat’ta yapmayı zor olsa da becerdik. Mağazayı söyleşi yaptığımız saatler boyunca kapatmamız gerekti. Biraz yoğun tempo oldu ama 2 ay içinde söyleşilerin çoğunu tamamladık. Söyleşileri Ezgi Kurt ile birlikte yaptık. Kitabın yazımını ben Ekim 2019 – Mart 2020 arasında tamamladım. Kitabın tasarımı ve basıma hazırlanması tam pandemi sürecine denk geldi. Haziran ayında da ilk baskısı yayınlandı. Şu an ikinci baskıdayız.
Sahil kasabasına taşınanlarla yapılan söyleşilerden ilginç paylaşımlar var mı?
Olmaz mı? Hepsi ilginç hayat hikâyeleri. Kendi hayatında köklü değişiklik yapma cesareti gösteren insanların sıradan hayat hikâyeleri olmuyor pek. Çok farklı eğitimlerden, mesleklerden, şehir ve ülkelerden gelen insanlar var. Hepsinin birbirinden çok farklı hayatları, öyküleri var. Ortak yönleri hepsi şehirli, iyi eğitimliler. Hepsi buraya yerleşme öykülerini, nedenlerini ve buradaki hayatı kendi bakış açısından anlattı. İlginç paylaşımları ortaya çıkardığımız güzel, samimi söyleşiler oldu. Zaten söyleşi yapacağımız kişileri seçerken kendini ve düşüncelerini çok içten, samimiyetle anlatacak kişiler olmasına da özen gösterdik. Aslında kitapta 60 kişinin biyografisine de yer vermiş olduk, eğitimlerinden geçmiş mesleki yaşantılarına, şehirdeki hayatlarına, buraya geliş süreçleri ve geldikten sonraki hayatlarına, burada yeni bir hayat kurarken karşılaştıkları zorluklara, yerleşmek ve iş kurmak isteyenlere önerilerine yer verdik kitapta. Bir sahil kasabasına yerleşmek isteyenler için rehber de aynı zamanda kitap.
60 hikâyenin çoğu beyaz yakalı mı? Sizce sahil kasabasına gidenlerin ortak özellikleri neler?
Evet, beyaz yakalılar var kitapta. Öğretmen, memur, girişimci, sanatçı, eczacı, doktor, avukat, çiftçi, turizmci… Bir dolu farklı meslekten kişi yer alıyor kitapta. Bence bu kişilerin en belirgin ortak özelliği kalıpların dışında düşünebilen, sorgulayıcı ve sezgileri kuvvetli insanlar olmaları.
Yaşadığımız pandemi süreci bir bakıma onların ne kadar öngörülü olduklarını da kanıtlıyor bence.
Kitabın yayınlandığı dönem aynı zamanda sahil kasabalarına akın yaşandığı bir dönem oldu. Herkes şehirden kaçtı, yazlığı olanlar yazlığına, olmayanlar kiralık evlere ya da sakin otellere hücum ettiler. Küçük yerleşimlerin, kasabaların insanın doğasına daha uygun olduğunu keşfediyor artık tüm hayatları şehirde geçmiş olan gençler.
Her İstanbullunun ya da büyük şehirdekilerin rüyası olan Ege’de bir sahil kasabasına yerleşme fikri 15-20 yıl öncesine kadar çoğaldı sanırım. Bu konudaki görüşlerinizi özellikle orada yaşayan olarak gözlemlerinizi paylaşır mısınız?
Şehir medeniyet demektir. Toplumlar gelişmişlikleri doğrultusunda insanca yaşanır şehirler kurabilirler. Türkiye’de özellikle son 15-20 yılda şehirler insanca yaşanır olmaktan uzaklaştı. Gelişmiş bir şehrin sunması beklenen lükslere ulaşmak zorlaştı, yaşayanlara şehrin zorluğu, stresi ve cefası kaldı. Kültürel yapı yıprandı. İnsanlar giderek mutsuzlaştı. Tatil için gelen herkesin şehirden kaçma hayali var artık. İçinde yaşarken insanın durup kendisini sorgulamasına izin vermeyecek kadar hızlı yaşanıyor şehirde. Herkes geçinmek ve hayat standardını yükseltmek peşinde ama daha fazla maddi imkâna sahip olmayı başarsanız da şehrin üzerinize yüklediği zorluklardan kaçmak kolay değil. Tatil dönemleri ya da şehirden bir süreliğine uzaklaşıp farklı yaşam biçimlerini gözlemek gerekli insanın yaşadığı hayatı baştan sorgulayabilmesi için. Biz de böyle bir süreçten geçtik. Bir süre şehir ve ülke dışında yaşadıktan sonra İstanbul’da tekrar yaşamak imkânsızlaştı. Hiç bilmediğimiz, hiç tanıdığımız biri olmadan Datça’ya yerleşme kararı aldık.
Sizce sahil kasabasına yerleşenler gittikleri yere adapte oluyorlar mı yoksa İstanbul’u ya da Ankara’yı da kafalarında mı getiriyorlar?
Kişiden kişiye değişiyor ama hepimiz önceki yaşamlarımızdan getirdiklerimizle başlıyoruz yeni bir hayata. Hatta bunu bir zenginlik, ayrıcalık olarak görüyoruz ilk başlarda. Sonradan yavaş yavaş anlıyoruz eski hayattan getirdiklerimiz aslında birer yük. Eşyalar, giysiler gibi düşüncelerin, hayata bakışın da yenilenmesi, geldiğimiz yere uygun hale gelmesi gerekiyor uyumlu yaşamak için. Bu adaptasyonu becerebilenler daha doyumlu yaşıyorlar kasabalarda. Beceremeyenler zaten kalıcı olamıyor ya da uyumsuz ve mutsuz oluyorlar.
Kitabın yazarları Özgül Tuzcu ve Ezgi Kurt hakkında bilgi verir misiniz?
Bu benim ilk kitap deneyimim. Daha önce uzun yıllar reklam sektöründe pazarlama iletişimi alanında, daha sonra da yönetici seçme yerleştirme alanında çalıştım. Her iki mesleki deneyimin de çok somut katkıları oldu bu yazım sürecinde. Kitabın amacı tümüyle bir sahil kasabasında yeni bir hayata başlama hayali olanlara yardımcı olacak deneyimleri aktarmaktı. Reklam sektöründe hem tüketici, hem müşterilerle yapmış olduğum bir dolu görüşmenin, doğru soruları seçmenin, tüm anlatılanları doğru bir çerçevede, okuyan herkesçe kolay anlaşılır ve okunur şekilde kurgulamakta ve yazmakta bu deneyimlerin faydalarını gördüm.
Datça’ya 13 yıl önce yerleşmiş olmamızın ve esnaf olarak burada 11 yıldır çalışıyor olmanın da Datça’yı iyi tanımak anlamında katkısı oldu tabii. Ezgi Kurt benim yeğenim. İstanbul’da sosyal medya ve dijital proje yönetimi alanında çalışırken kurumsal hayatı bırakıp Datça’ya yerleşmeye karar verdi. 4 yıldır Datça’da yaşıyor. Buraya yerleştiğinde 26 yaşındaydı. Kitaptaki son söyleşide anlattığı gibi genç yaşta hayatını değiştirmeye cesaret eden gençlerden biri. Hem kitabın hazırlanması sürecinde katkıda bulundu, hem de yeni bir hayata başlamak isteyen gençlere iyi bir örnek olduğunu düşünüyorum.
Bir önceki yazımız olan Karbonhidrat cildi yaşlandırıyor başlıklı yazımızda akne tedavisi, akne tedavisinde beslenme nasıl olmalı? ve cilt hastalıkları hakkında bilgiler verilmektedir.