“Bence İdeal Çift Hayat Yoldaşlığı Demek”
Zeynep Farah Abdullah 27 yaşında başarılı bir oyuncu. Kendi yolunu çizerken, tam da istediği gibi biri olmaktan asla vazgeçmiyor. Şartlar onu değil o şartları belirliyor. Kendi yazdığı senaryonun özgün kadın kahramanı olan Farah Zeynep Abdullah’ın hikayesi aslında tamamen tutku üzerine kurulu.
Yaş aldıkça aşık olmanın ya da biriyle birlikte olmanın daha zor olduğuna inanıyor musunuz? Bunun nedeni ne olabilir?
Böyle bir soru karşısında kendimi oldukça ‘yaş almış’ hissettim. Yaş aldıkça aşık olmanın ne kadar zorlaşabileceğini şu an kestiremiyorum. Buna ileride cevap vermem daha uygun olabilir. Ama özellikle aşkla ilgili genellemelere inanmıyorum. Tahminen yaşla birlikte deneyim de arttığı için insanların beraberinde getirdiği yükler de daha ağırlaşıyor. Kötü deneyimler, iyi deneyimler, geçmişte hayatımıza girmiş insanlar pek çok şeyi belirliyor. Ama aşık olmak kolay ya da zordan ziyade daha tanımsız bir duyguymuş gibi geliyor bana. Bazen biri çıkıyor ve kaç yaşında olursan ol her şeyi unutturup hem seni yeniden yaratıyor hem sendeki hiç keşfedilmemiş duyguları keşfetmeni sağlıyor.
Hangi süper kahramanın sevgilisi olmak isterdiniz?
Batman. Küçüklüğümden beri en gizemli, en karizmatik, en gerçek bulduğum süper kahramandır. Kahramanlıkla beraber karanlık tarafı da çekici bir adamdır. Ama ben de süper kahraman olmak isterdim eğer Batman’in sevgilisiysem.
Nasıl erkeklere katlanamazsınız?
Aslında erkek ya da kadın fark etmez, insanları küçümseyen ve ayrımcılık yapanlara katlanamam.
Özgürlüğünüze düşkün müsünüz? Sizce ilişkiler bu noktada ne kadar kısıtlayıcı olabiliyor?
Çok düşkünüm. Tek başıma tatil yapmak en sevdiğim şey diyebilirim mesela. İstemediğim bir şeyi zorla yapmamayı, gerçek hislerimi söyleyebilmeyi isterim, karşımdaki insandan da aynı şeyi görmeyi umarım. Dürüst olmak her tür ilişkiyi özgürleştiriyor. Hem kadın-erkek ilişkisinde hem arkadaşlıkta hem de ailede özverinin gerektiği de bir gerçek. O yüzden bakış açısı çok önemli bu noktada, empati kurabilmek, bencil olmadan, benliğini kaybetmeden karşındakinin duygularına önem vermek gerekiyor.
Bir de toplumumuzda sevgiyi gösterememe, bastırma ve dolayısıyla sevgi eksikliğinden kaynaklanan bir yanlışlık olduğunu da düşünüyorum. İletişim şekline de sirayet eden bir hata gibi… Katılıyor musunuz?
Her alanda büyük iletişim eksikliğimiz olduğunu düşünüyorum. Bu eksiklik ne yazık ki ilk olarak ailede başlıyor. Üzüldüğünü söylemek yerine kızmak, bağırmak… Duyguları göstermekten kaçmak, üzüntüyü kızarak dindirmek… Genel olarak çabuk sinirlenmek gibi bir problemimiz var, beraberinde saygı sınırlarını doğru çizememek… Özgüven eksikliği, bireylerde hayata karşı küskünlük, insanlara karşı öfke olarak ortaya çıkıyor. Bu durumda doğru iletişimden bahsetmek söz konusu bile olamıyor.
Modern zamanların ideal çift kavramı hangi öğeleri içinde barındırmalı sizce?
Bence ideal çift diye bir şey yok. Ama benim için ideal olan aşk, annem ve babamdan gördüğüm, birbirine sevgiyle bağlı, hayat yoldaşlığı. Bu ne eski dönemlerde ne şimdiki zamanda ne de ileride pek değişecek bir şeymiş gibi gelmiyor bana.
Sosyal medyada yeni trend de geri çekilmek. Birçok ünlü isim bir bir hesaplarını kapatmaya ya da paylaşımlarını en aza indirmeye başladılar. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Tamamen kişisel tercihler olduğunu düşünüyorum. Son yıllarda ülkemizde sosyal medyaya politik bir misyon eklenmesi geri çekilmeyi tetiklemiş olabilir. Kötü şeyler oluyor, feci acılardan geçiyoruz, ruhumuz daralıyor. Herkese saygı duymak gerektiğine, hatta buna zorunlu olduğumuza inanıyorum. İnsanlar sosyal medyada tepkilerini gösterdikleri veya göstermedikleri için taşlanmamalı.
Sizce şu an dünyanın yüzleştiği en büyük tehlike ya da sorun ne?
İnsanın insana ve doğaya karşı sevgisizliği ve saygısızlığı.
Yorucu bir günün ardından eve döndüğünüzdeki vazgeçilmez ritüeliniz nedir?
Banyo. Suyla yenilenirim. Pijamalarımı giyerim ve televizyon karşısına uzanırım. Başkaaa? Sanırım yok.
Stres savma yöntemleriniz neler?
Arkadaşlarımla olmak, kedim Duma, köpeğim Eylül ile vakit geçirmek. Muhakkak ya kendi kendime ya arkadaşlarımla birlikte içimdeki stresin sebebini sorgularım, bulmaya çalışırım. Çoğu zaman da rahatlarım gerçekten.
Aldığınız en güzel, sizi en mutlu eden hediyeyi ve yaptığınız en büyük savurganlığı hatırlıyor musunuz?
Savurgan bir insan değilim, bir kere çok büyük bir savurganlık yaptım o da gereksiz bir kıyafet alışverişiydi. En güzel hediye deyince, o kadar zor ki bir şey söylemek. Doğum günlerimde tanıdığım, tanımadığım beni anladığını hissettiğim sevdiklerim tarafından yapılan hayvan sahiplenmeler, hayır kurumlarına yapılan destekler benim için feci değerli. Hem hediyenin kendisinden, hem de böyle güzel şeylere vesile olmaktan dolayı aşırı mutlu oluyorum.
Geleceğe dair hangi fikri ya da hayali düşlemek ayaklarınızı yerden kesmeye yetiyor?
Yaşlandığımda dönüp arkama baktığımda huzur hissetmek, iyi ki demek istiyorum. Bu dünyadan ben gittikten sonra izlerimin kalmasını, tecrübelerimle gençlere rehberlik etmeyi, hayvanların korunmasıyla ilgili elimden geleni yapmış olmayı, çocuklarımı iyi birer insan olarak yetiştirmiş olmayı çok isterim.
(Kaynak: Elele)
Bir önceki yazımız olan Hande Subaşı: İlişki Tatmin Etmiyorsa Erkek Aldatıyor başlıklı yazımızda aldatma ve Hande Subaşı hakkında bilgiler verilmektedir.