Uyanış Bir Çağrıyla Başlar!

Çiğdem Aksoy

Çiğdem Aksoy

Haberi paylaşın...

Korku, kafa karışıklığı, içsel huzursuzluk var olduğunda  onlardan kaçmak, bastırmak  yerine, onları izlemeyi geliştirdiğinde ışığa dönüşürler. İçinde gizli kalmış hazinelerin ( bilmediğin yeteneklerin, becerilerin) gün yüzüne çıkar…

 

Uyanış genellikle bir çağrı ile başlar. Çağrı içinde bir ses, bir histir, tam olarak anlamlandıramadığın, ifade edemediğin ancak varlığından haberdar olduğun.

Yolun değişimine geldiysen eğer kendi hayatında, çağrılar peşi sıra hissettirir kendini…

Matrix filmini sezonunda sinemada izlediğimde, sanırım 99-2000 yıllarındaydı, hiçbir şey anlamamış, saçma bulmuş ancak çok ta etkilenmiştim. Tarifi zor, tuhaf ve biraz da rahatsız hisler içindeydim. O anlarımı, sinemadan çıkışımızı, konuştuklarımızı hiç unutmadım.

Bir çok bana saçma gelen film izlemişimdir o güne kadar ancak böylesi etkisi altında kaldığımı bildiğim yoktur, çıkıp giderdi hep aklımdan, his boyutuna inmezdi.

İnsanın kendini bilmesi böyle ufak, sessiz hislerin içinde gizlidir işte. Aklına yatan bir şey bulamasan da etki altında kaldıysan, orada senin için birşey var demektir, o an ne olduğunu bilemesen de.

İzlersin onu bir şekilde, bir zaman, bir yerlerde , vakti geldiğinde. O seni bulur, sen onu arayan olmasan da.

Etkilenmek, birilerinin ya da bir şeylerin sende iz bırakması demektir. Tesir altında kalırsın. Imprint de deriz buna.

Bir şeye dışarıdan etkide bulunup, yönlendirmedir tesir.

Film etkilemekle kalmadı yani aslında. Etkisi altında kalan herkesi farklı bir yöne, yeni bakış açılarına, yeni oluşumlara yönlendirerek birçoğumuzun hayatlarına tesir etti.

Bir an için saçmalık olan şey, tarifi, tanımı zor, hiçbir yere oturtamadığın (o an için yeterince bilgin  ve algın olmadığından)  içsel karmaşa ile birlikte elinde kayda değer olan tek şey hislerin. Hislerini bir tek sen bilebilirsin.

İçinde bir şeylerin tetiklendiği, yerinden oynadığı ve artık o andan itibaren sen eski sen değilsin hissi.

Yönlendirme,  bu hislerle devreye girer ansızın. Önünde yeni, yepyeni bir yolun açılmakta olduğu hissi ile…

O yola girmekten başka yolun yoktur artık. Hayat bilinmezliklerle doludur. Yolunu bilerek bulamazsın. Bilmen gereken her şey sana yolda sunulur.

Uyanış böyle başlar, ansızın, sen nelere hazır olduğunu bilmeden, o sana sen hazırsın der, bazen bir kayıpla, bir ölümle, bir ayrılıkla… bazen göçle, bazen doğal afetlerle bazen de bir sinema koltuğunda belki de bir eğitim salonunda…

“The matrix is the world that has been pulled over your eyes to blind you from the truth..the truth that would set the human mind free” der  Morpheus, Bilinci temsil eden karakter:

“Matriks, gerçeği görmene engel olan, önüne perde gibi çekilmiş dünyadır”

Fark etmeye yönlendirdiği, bizi uyanmaya çağırdığı mesaj, insanın dünyevi gerçekliklerle (realite) meşgul edildiğini ve bunlarla tutsak edildiğini, gerçeğin yani hakikatin ise insanı özgür kılacağı yönündeydi.

“You are here because you know something..what you know you can’t explain. but you feel it. you’ve felt it your entire life. that there’s something wrong with the world you don’t know what it is but it’s there, like a splinter in your mind driving you mad. it is this feeling that has brought you here.”

“Buradasın çünkü bildiğin bir şey var. Ne bildiğini açıklayamıyorsun ancak hissediyorsun. Ömrün boyunca hissettin bunu. Dünya hakkında yanlış bir şeyler olduğu hissi; tam olarak nedir yanlış olan bilmeden, sadece o hissin hep orda içinde var olduğu, bütünlüğünü bozan bir parça gibi, seni deli eden bir his…seni buraya getiren o his.”

“Hayat sen başka planlar yaparken başına gelenlerdir. ” demiş John Lennon.

99 depremi de böyle ansızın yakalamıştı İstanbul’u. Fiziksel anlamda yer yerinden gerçekten oynamış, topraklar kaymış, binalar, ağaçlar yıkılmış, binlerce insan ölmüştü, öylece bir anda.

Bir kısım göçük altında yaralı kalmış, günlerce toprak altında susuz yaşadıktan sonra kurtarılmış,  bazılarımız ise gerçekten ucuz atlatmıştık,  neye uğradığımızı şaşırarak. Şok etkisi ile!

Çok sonraları anlamıştım ilk uyanışımın 99 depremi ile başlamış olduğunu.

Toprağın çıkardığı gürültüye uyanıp kendimizi evin dışına attıktan sonra, apartmanın bahçesine indiğimde korkudan dizlerimin titrediğini hissetmiştim. Bunu fiziksel olarak, bedeninde hissetmek güçlüdür. Yoğun bir frekans değişimidir Hücrelerinde huzurun, güvenin yerini korku almıştır artık.

KORKU İYİ BİR ÖĞRETMENDİR

Ancak zamanla gördüm, öğrendim ki Korku iyi bir öğretmen, iyi bir rehberdir. Yolunu bulmana, gerçek yoluna girmene yardımcı olur.

Korku, kafa karışıklığı, içsel huzursuzluk var olduğunda  onlardan kaçmak, bastırmak  yerine, onları izlemeyi geliştirdiğinde ışığa dönüşürler. İçinde gizli kalmış hazinelerin ( bilmediğin yeteneklerin, becerilerin ) gün yüzüne çıkar. Kendine ve çevrene faydan ve etkin olumlu yönde artar.

Yoga ve Nefes çalışmaları bu dönüşüm sürecini destekleyen en etkili ve yapıcı araçlardır.

Üstad Osho’nun dediği gibi : Zihin asla zeki olamaz- yalnızca zihinsizlik zekidir. Zihin size bir tür uyuşukluk verir. Yalnızca zihinsizlik orijinal, otantik ve radikaldir. Yalnızca zihinsizlik devrimcidir- eylem halindeki devrimdir. Zihinle, geçmişin anılarının yükü altında, gelecek hakkındaki tahminlerin yükü altında yaşamaya devam edersiniz-en azda. En fazlada yaşayamazsınız. Aleviniz sönüktür. Düşünceleri, geçmişte topladığınız tozları bırakmaya başladığınız zaman alev yükselir- temiz, açık, canlı, genç. Bu ateş, tutkunun sıcak ateşi değil, farkındalığın serin alevidir. Tüm yaşamınız bir alev olur, dumansız bir alev.  Uyanıklık budur.”

Velhasıl, her Şer’de bir Hayr vardır.

Hakikat hep burada ve içimizdedir. Hislerimizi  hissetmek ( bastırmak , yok saymak yerine ) ve izlemek güvenlidir.  Şimdi, olduğun yerde bir kaç dakika için, fonda belki Albinoni’den Adagio G Minor  ile (bende yarattığı etki huzur olduğundan paylaşmayı borç bilirim) , dik bir oturuşa geçerek, kulağın müzikteyken, nefes alış verişlerini uzatıp rahatlatarak kendini, düşünmeyi bırakıp, düşüncelerini ve nefesini izlemeye geçebilir misin? Hemen şimdi burada bir tanık, bir izleyen olmaya geçebilir misin?

 

  • Çiğdem AKSOY

Bir önceki yazımız olan Bizbizze Kadınları İş Dünyasına Adım Atmaya Başladı! başlıklı yazımızı da okumanızı öneririz.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ